Osmanlı Devleti’nin Kurucusu Osman Gazi Kimdir? Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve aynı zamanda da ilk hükümdarı olan Osmanoğulları’nın atası Osman Gazi kimdir? Osman Bey, Osman Gazi; bazı eski kaynaklara göre de Osmancık ve Kara Osman isimleriyle de anılmaktadır. Osman Bey; büyük ve kalabalık bir obaya başkanlık eden Ertuğrul’un oğludur.
Osman tarihine göre Bitinya (Bursa – Bilecik – İznik) denilen bölge oldukça karışık durumdadır. Umurbeyoğulları ve Germiyan Beyliği’nin egemenliğinde kuşatılmış bir alanda Osman Bey; şanını koruyabilmek adına yirmi yıl boyunca birçok yerel savaşı göze almıştır. Osman Bey’in kayınbabası da İtburnu Tekkesi Şeyhi Edebalı olduğundan çoğu zaman ondan manevi destek sağlamıştır.
Osmanlı Devleti’nin doğuş süreci 1280 yıllarından 1300 yıllarına kadar sürmüştür. Osman Bey bu dönemde birçok kişiyle karşı karşıya gelmiş ve savaşmıştır. İlk olarak 1283 yılında İnegöl Tekfuru olan Nikola ile karşı karşıya gelmiştir. Ermeni Beli’nde yenilgiye uğrayarak, kardeşi olan Sarubatı’nın oğlu Bay Hoca da şehit olmuştur.
Osman Bey; bu olayın üzerine 1 yıl kadar sonra Kulacahisar’ı 300 kişilik bir kuvvetle gece baskını ile ele geçirmiştir. En önemli çatışma ise İnegöl ve Karacahisar tekfurlarının güçleri ile Ekizce’de gerçekleşmiş olan Domanıç muharebesidir. Osman Bey bu savaşı kazanmış ve Karacahisar’ı ele geçirmiştir. Ancak bu muhaberede de kardeşi Sarubatı şehit olmuştur.
Osman Bey, vermiş oldukları bu kayıplardan dolayı taktik değiştirerek ittifaklar kurmuştur. Mudurnu tarafların Samsa Çavuş ve kardeşini, Harmankaya tekfuru olan Köse Mihal’i yanına almıştır. Ardından 1290 yılında Taraklı Yenicesi, Sorkun, Göynük taraflarına akınlar düzenlemiştir. Bu sayede ününü daha da yaygınlaştırmıştır.
Osman Bey’in Kazanımları
Hatta tarih kitaplarında Osman Bey’in güçlenmesinden rahatsız olan birçok kesim olduğunu belirtmektedir. Bunun üzerine de Rum tekfurları hile yöntemlerine başvurmaya başlamışlardır. Dostluk gösterisi ile atak Uçbeyini, Yarhisar’a düğüne çağırmış ve suikast düzenlemişlerdir. Ancak davete gelen Harmankaya Tekfuru Mihal’in uyarısı ile Osman Bey, karşıt bir plan hazırlamış. 40 cengaverini Bilecik kalesine kadın giysileri ile göndermiştir. Düşmanlarını ve Çakır Pınar’ı da bu şekilde alt etmeyi başarmıştır. Sonucunda da Yarhisar ve Bilecik’i almıştır.
Osman Bey, Yarhisar’dan yola çıkmış olan düğün alayını da basmıştır. Aralarında bulunan Tekfur kızı Holofera’yı da oğlu Orhan’a almıştır. Turgut Alp ile kuşatmış olduğu İnegöl’ü zapt etmiştir. Bu olayların tarihleri 1298 ve 1299 yılları olarak bilinmektedir. Aslında bu gelişmeler Osmanlı Devleti’nin kurulmasını da beraberinde getirmiştir.
Önceki dönemlerde demircilik ve ipekçilik merkezi olan Bilecik, Osman Bey küçük ordusunu mevzilendirmiştir. Osman Bey; 70 yıl yaşamış ve ömrünün çok büyük bir bölümünü savaşlarla geçirmiştir. Ardından bölük kuvveti Köprühisar’ı ele geçirdikten sonra İznik’in hemen yanı başında Türkmen nüfuslu Yenişehir 1301 yılında kurulmuştur.
Osman Bey burayı merkez yapmıştır. Ardından oğlu Orhan’a Karacahisar’ı, kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i, Turgut Alp’e İnegöl’ü, Hasan Alp’e Yenihisar’ı dirlik olarak vermiştir. Ardından da Bursa, Kite ve Ketsel Tekfurlarının ordularını 1302 yılında yapılan Koyunhisar Savaşı’nda yenmiştir. Bu savaşta da yeğeni olan Aydoğdu şehit düşmüştür. Ancak Orhaneli, Ulubat gölünde bulunan Alyos adasını ele geçiren Osman Bey, Kite Tekfurunu Aydoğdu’nun intikamı adına katletmiştir.
Osman Gazi’nin Ölümü
Türkmen beyliklerinin birbirleri ile savaşmakta olduğu ve Bizans’ın güçsüzleşmeye başladığı bir dönemde Osmanlı Devleti’nin temellerini atmakta olan Osman Bey; damla illeti ve yaşlılığı sebebiyle beyliğin sorumluluğunu oğlu olan Orhan’a bırakmıştır. Osman Bey’in ölüm tarihi ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Her kaynakta farklı bir tarih verilmiştir.
Tarihçi olan Ruhi 1320, Oruç Bey ise 1327 diğer tarihçiler ise bu iki yıl arasında öldüğünü söylemektedir. Osman Bey, ölümünden sonra ilk önce Söğüt’e gömülmüştür. Bursa fethi sonrasında da Bursa Hisarı’nda Gümüşlü Kümbet’e gömüldüğü söylenmektedir. Son olarak Osman Bey’in yaşamı boyunca Türkmen geleneklerinden vazgeçmeden yaşamış ve çoğu zaman otağda oturduğu bilinmektedir.